Dindar Ailelerde Büyüyen Ama Sorgulamayan Bir Nesil../Ayşe Nur İsmail

BEĞENDİM

ABONE OL

News

Hepimiz Müslüman olarak dünyaya geldiğimiz için Allah’a teşekkür ediyor ve müslümanlığımızın taklit mi tahkik mi hususunda bazen fikirlerimizde ayrılığa düşebiliyoruz. Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” (Buhârî, Cenâiz 92; Ebû Dâvut, Sünne 17; Tirmizî, Kader 5.) Hadis-i Şerifini örnek vermemiz gerekirse anne babanın benimsediği dinin çocuktaki etkisinden bahsedebiliriz. Yani bizler Hristiyan ya da bir Yahudi ailede dünyaya gelmiş olsaydık inançlarımız ailemizin inancına göre devam edecek sonrasında Allah’ın bize bahşetmiş olduğu akıl ile İslam dinini seçip seçmeme hususunda karar verecektik. Müslüman bir anne babanın evlatları olarak Müslümanlığı bence birçoğumuz taklit hususunda kabul etmiş bulunmaktayız. Bazen sorgulamadan kabul etmiş olduğumuz düşüncelerin ya da fikirlerin bizlerdeki bazı sorunlara yol açtığının,dinimizle ilgili birkaç kelam etmek isteyip ailemize ya da yakınımızda dini hususta büyük olarak gördüklerimize sorduğumuz sorular yüzünden “Estağfirullah!” ibaresine çok denk geliyoruz .Sanki sorgulamak büyük bir günahmış algısı yaratıp Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde geçen “Hiç sorgulamaz mısınız,hiç akletmez misiniz,düşünmez misiniz?” Ayeti kerimeleri ile maalesef ki birçoğumuz tezat duruma düşüyoruz. Çocuklar sorgulamaya açık merak duyguları gelişmiş varlıklardır ve zamanla eğer anne baba çocuklarının hem dini hem de birçok alanda sorduğu soruya bilişsel ve fiziksel özelliklerini dikkate alarak çocukların sorularının cevabını vermez ve baştan savma tavırlar sergilerlerse çocuklardaki merak duygusunun azalmasıyla ve tatmin olmama güdüsüyle karşılaşırlar. Sonuç böyle olunca bir dine inanma gereksinimi duyan ama o dinin emirlerine yapmak da zorluk çeken ve bazen de dini emirler aileler ve yakınlar tarafından yanlış anlatıldığı için maalesef ki çağımızın da sorunu olan ateizme,deizm’e, agnostizim denilen bilinip bilinmemezliğe hasılı kelam sonu izm ile biten ama gençlerde olumlu iz bırakmayan sorunlar almış başını gidiyor. Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Aynı ailenin içinde bile biri müslümanlığa iman etmiş Emir ve yasakları uygularken bir diğeri ise din ile dinsizlik arasında arafta kalan gençlerin maalesef ki dinimiz hususunda yanlış anlatılan örf ve adetlerin İslam diniymiş gibi gösterilmesinin sonuçlarını çok acı bir şekilde ödüyoruz. Hatta o kadar çok şahit oluyoruz ki anne veyahut babası hoca olup da evladının inanmadığını ve din denen bir şeyin çok acı ki bazı gençlerce gerek duyulmadığını . Sohbet ettiğim ve ateizm’e inanan birçok gencin niçin ateizmi tercih ettin sorusuna yanıtı maalesef ki şunlar oluyor.

“Anne babamız İslam dinine inanan ama bizlere İslam dini ile ilgili sorular sorduğumuzda sus sorulmaz.

” Estağfirullah bu nasıl soru böyle?” gibi çok cümleler kurduklarını İslam dininde emredilen Emir ve yasakları bilmelerine rağmen zıttını uygulamaları… gibi birçok sebepler sıralayarak inanmadıklarını dile getiriyorlardı .Biz de onlara: Pireye kızıp yorgan mı yakıyorsunuz? Müslümanlara bakıp İslam dinini yaşamak yerine Kur’an ve sünnete bakarak İslam’ı yaşamanın en doğru yol olacağını dile getiriyoruz. Velhasıl kelam sorgulamayan bir neslin sorunlu bir nesil olduğunu dile getirerek ebeveynlere şu tavsiyede bulunmak istiyorum.

Sevgili aileler evlatlarımızı İslam dini üzerine yetiştirirken onların önünü keserek, sorgulamalarını engelleyerek, baştan savma yanıtlar vererek, çocuğun bilişsel ve fiziksel birçok etmenlerin dikkate almayarak verdiğimiz yanıtlar maalesef ki İslam’a karşıt bir şekilde çocuk yetiştirmemize sebep oluyor. Bunun yerine geleceği inşa eden çocuklarımıza öncelikle sorduğu sorular hususunda sabırlı ve anlayışlı bir tavır göstererek dinimizdeki emirleri bildiğimiz halde onlara zıt düşecek tavırlarda bulunmamak hususunda rol model olmak, bu sorular nasıl sorular Allah seni yakar ateşe atar gibi cümlelerle Yüce yaratıcımızı dini unsurları çocukların gözünde kötü bir şekilde aksettirmemek ve her çocuğa yaşına ve özelliklerine göre yanıt vererek önlemler alabiliriz.

Unutmayalım ki insan tabiatı gereği sorgulayan düşünen ve çözüm bulan varlıktır. Sorgulama hususunda rotayı çizecek ve mutedil davranacak olan bizleriz.

Bireyler olarak gençlerimize “Dindarlık buysa…” gibi sonu olumsuz biten cümleler kurmasına sebep olmayalım.

Ayşe Nur İsmail