Geceye birkaç kelâm
Bu aralar hiçbir şeye anlam veremiyorum.
Sebebini ise şuna yoruyorum;
Herkesi anlamaya çalışmaktan kendimizi anlamaya vakit kalmamış.
" Bu arada, kimse sizi tam anlamıyla anlamaz. Anlamaya çalışır sadece o da isterse.
Benden size rica, seviyorsanız anlamaya çalışın.
Bahanelerin arkasına sığınmayın.
Belki de merhem olacak sözünüz,yarın keşkelerle bir mezar taşına şiir olur.
Şu saatte hangi gönülün kapısında bekleniyorsunuz, hangi vazgeçişlere umut olursunuz kim bilir.
Ama yok benim öyle bir galem olsa da işim var, elimden gelmiyor diye sebepleri örüyorsanız boşverin. Çilesine talip olmadığınız kişileri boşuna sevmeyin.
Diyor ya Oğuz Atay:
"Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi;
boş yere mağaramdan çıkarma beni.
Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.
Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım.
Tasımı tarağımı topladım geldim. Neyim var neyim yoksa ortaya döktüm.
Beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim.
Bir kere çavuş olduktan sonra bir daha amelelik yapamayan zavallı köylüye dönerim.
Beni uyandır."
Eğer ki gönlüne girdiysen, çıkarttıysan mağarasından başı boş bırakmaya hakkın yok.
Unutma! Sorumlusun gönül bağı kurduğun her şeyden ölene dek...
Ayşe Nur İsmail.