“İtidalsiz Sevgi”
Bir insanı sevince ve ondan en ufak bir hata görünce kendi kabımıza çekiliveriyoruz hakikat de bu ya aslında bizler sevmenin Allah rızası için olduğunu bilemiyoruz.
Bu yüzden karşımızdaki kişinin de fani olduğunu unutup yapmış olduğu hataları maalesef kabullenemeyip isyan bayrakları çekiyoruz.
Bunu bana nasıl yapar?
Ben bunu hak edecek ne yaptım ki?
Soruları ile baş başa kalıp bu girdabın içinden çıkamayıp istemesek de karşımızdaki kişiye bir anda düşman oluveriyoruz.
Peki bunları yaşamamak için ne yapmamız gerekiyor ve sevmenin ölçüsü nedir?
Dinimizde emredilen ifrat ve tefritten kaçıp itidalli olmak her şeyin en makbulüdür.
Zaten dinimizde aşırılıkta yasaklanmıştır. Çok sevmenin bedellerini gözlerimizin kör, kulaklarımızın sağır, yüreğimizin sadece o kişiye karşı merhametli olmasıyla ödüyoruz.
Hatta bazen o kadar çok aşırıya gidiyoruz ki sevginin hududunu aşıp "sevgi" denen nimeti kişilerde haşa ilahlaştırıyoruz.
Bu da zaten günümüzün en büyük sorunlarından birini teşkil ediyor.
Sonrasında girdaplara çekilme, yalnızlık ve depresyon gibi birçok olumsuz huylar ediniveriyoruz bir anda.
Benliğimizden vazgeçip bize bu nimeti vereni bile görmüyor gözlerimiz.
Dünyanın sadece sevdiğimiz kişinin etrafında döndüğünü zannedip o kişinin huylarını da zamanla huy edinip itaatkar oluveriyoruz.
Etrafımızda bizi sevenleri görmeyip yüreğimizin amalaşması bizlere bedeller ödetiyor.
Sonuç böyle olunca da maalesef ki ne bizleri Yaradana ve Resulüne muhabbet duyuyoruz ne de imanın hazzını alabiliyoruz.
Bir hadis-i şerifle örnek verelim.
Peygamberimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir;
" Bir kimsede şu üç özellik bulunursa imanın hazzını duyar:
Allah ve Peygamberi kendisine her şeyden daha sevgili olursa , sevdiği kimseyi yalnızca Allah için severse, Allah onu kafirlikten kurtardıktan sonra tekrar ona dönmeyi ateşe atılmak kadar çirkin görürse." (Buhari, İman,9; Müslim İman,67)
Hadis-i Şerif'in içinde geçen "Sevdiği kimseyi yalnızca Allah için severse" ifadesi bizlere sevmenin ölçüsünü ve yukarıda zikredilen durumlarla karşılaşmamak için bir merhem niteliğindedir.
Velhasılkelam azizim;
Yunus Emre'nin: "Sevelim sevilelim" dizesini mutedil bir şekilde uygulayıp sevmenin yalnızca Yaradanın rızası için olduğunu bilip bu nimeti yanlış yerlerde heba etmeyelim.
Ve şu dizemize kulak verelim.
"Eğer ki bir gün niyet edersen Rızay'ı İlah-i için sevmeye
Gönlünden kalkıverir düşmanlık faniyi beşeriyeye
Muhabbet bağında görürsen ki Resul-i Ekrem'i
Bilki sevmişsin sen de candan Allah için Adem-i."
Ayşe Nur İsmail