Kainatta her şey akış halinde. Herkes her şeye yetişmeye çalışıyor lâkin hiç kimse kendine yetişemiyor maalesef. Diyor ya şair:
“Herkese yetiştim de bir kendime yetişemedim. Herkese koştum da bir kendime varamadım. Onca yaralar sardım da yarama merhem bulamadım. Sahi ben kendimi aradım mi ki bulamadım?
Dünya telaşı denen sarmalda dönüp duruyoruz. Yarını bilmeden planlar yapıp stabil hayat tarzında geçiriyoruz ömrünüzü. İş ev arasında mekik dokuyup kendimize zaman ayıramıyoruz. Başkalarının işi görülsün kırılan gönüller olmasın. Sen üzülme ben senin yerine de üzülürüm. Aman öyle aman şöyle diye diye heba ediyoruz koca ömrü kıymet bilmeyenlere. Sonra kendimizi unutuyoruz. Ben kimim nerdeyim nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmıyorum hâtta gün geliyor bir nasılsın sorusuna yenik düşüp “Bilmiyorum. ” yanıtını veriyoruz. Sahi nasılız ?
Bilmiyoruz çoğu zaman. Ağzımızda yuva yapmış iyiyim kelimesi. Aslında içim paramparça da soran olursa iyiyim işte. Bazen öyle dolu oluyorum ki anla istiyorum gözlerimden susuşlarımdan. Ama, ne sen anlarsın ne de ben sana açarım yaramı. Yeter ki senin gönlün hoş olsun da benimkinin önemi yok. diye kaç kere geçirdik içimizden kim bilir
E peki sonrası?
Sonrası hüsran azizim. Kendini tanımayan, nasıl olduğunu bilmeyenler…
Bir ömrü başkalarını memnun etmek uğruna feda edip duygularını yaşayamayanlar. Ne zevklerini de ne de kederlerini bilenler. Bilinen tek şey kalmak…
Velhasıl
Herkese çare aradım çaresiz kaldım
Herkesi duymaktan kendime duyarsız kaldım
Benim bu hayat denen oyunum da başrolümde hep sen vardın.
Ben bu yüzden kendi sınavım da kaldım.
Dizelerini kendine yar etme. Ne başkası için kendinden kal ne de cefasını çekip sefasına hasret kal.
En iyisi azizim sen kendinde kal.
Ayşe Nur İSMAİLBunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili
YEREL KOCAELİ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.