Zamanı ne kadar durdurmak istesek de ilerliyor. Her geçen dakika, her saniye ömrümüzden birer birer yaprak misali dökülüyor. Koştukça zaman bizi küçük bir çocukmuş gibi yakalayıp içine hapsediyor. Bazen o kadar çok mesai harcıyoruz ki zamanla yarışıyoruz Ama yine zamana yenik düşen bizler oluyoruz. “Koca bir ömrü nerede heba ettin?” sorusuna gelince ise arkana bakıp birkaç damla gözyaşı ve yanıt olarak da “Hiç”. Belki de hiç düşünmedik.
Sahi nerede tükettik koca ömrümüzü? Bize
limitsizbet
heba edilmeyen dünya için bize kalacak acılar, hüzünler,günahlar biriktirdik. Yarını düşünmeden yaralar aldık. Yarını düşünmeden yarınlara daldık. Kimi zaman düştük kalktık. Kalkmak zorunda kaldık. Kimi zaman hayallere daldık. Hayat hep istediğimiz gibi gidecek sandık. Sanki hep güllük gülistanlık olacak hiç sınava tabi tutulmayacakmışız gibi. Düştüğümüzde sadece dizimiz acır sanırdık, acıyan yüreklerimiz oldu. Küçüktük koştuk. Büyüdük dertlerimize koştuk. Hiç yaşlanmayacakmışız gibi gençliğimizle gurur duyduk. Hayat,iş,ev derken kimdik, kim olduk?
Zaman geldi tutan ellerimiz tutmaz, gören gözlerimiz görmez, yürüyen dizlerimiz yürümez oldu. Sermayemiz bir bir yaşlılığa yar oldu. Şimdiki acılarımız tutmayan dizlerimize,kanayan yüreğimize ah ettiğimiz geçen koca bir ömre.
Velhasılkelam azizim;
Bir ezanla geldik fani dünyaya.
Bir sela ile gideceğiz ebedi aleme.
Koşarken hiç düşünmediğimiz o suale
Kabre girince vereceğiz cevabı ah ne çare..
Ayşe Nur İsmail
limitsizbet girişBunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili
YEREL KOCAELİ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.