40,2514$% 0.11
46,8994€% 0.44
4.341,21%1,04
7.049,00%1,01
28.110,00%1,01
3.354,42%0,92
4799982฿%1.67877
30 Haziran 2025 Pazartesi
“Gönülleri yakin eden Allah’tır
Ve bazı ruhlar birbirine evvelden aşinadır.”
Bazen hayatımıza istemesek de birileri girer. İstememekten kastım misal olarak, bundan sonra kimseyle arkadaşlık kurmayacağım, hayatıma kimseyi almayacağım gibi düşünceler. Bizi bu düşünceye de iten tabii ki gördüğümüz değer, yaşadığımız tecrübeler. Peki sonrası?
Bir anda biri gelir ya seni sen eder ya da seni senden eder. Belki de daha tecrübeli, daha temkinli yaklaşırsın. Ona verdiğim değeri sana veremem, versem yine üzülen ben olurum bakışları atar, belki de kişiye duyulan sıcaklığı buz dağına çevirerek uzak durmaya çalışırız. Zaman ilerledikçe de huylarımız benziyor diye ya da sende olmasını istediğin ama olmayan sana çekici gelen davranışları belki de gerçekten hoşuna gitti diye sevmeye başlarsınız. Sevginin tam bir tarifi yok ki.
Sonra lahza da bir soru yer eder ve sorarsın,
Bizi yakınlaştıran şey nedir diye?
Ruhlardır belki de azizim.
Kimse tesadüfen karşılamaz bu evren de. Ve bazen ilaçlar merhem olmaz derdimize.
Dostun, bir bakışı, bir sedası ve de bir duası.
Şöyle diyor şair;
Gördüm seni bir gece vakti
Dedim ki merhem sendedir sende
Kalbimde gitti bir anda sızı
Dedim ki ruhum tanışmış seninle evvelde
..
Canımda bir yerde bir kafes var
İçinde bir umut nefes var
Sen yoksan gönlüme dolar umutsuzluklar
Dost, seni görmek gibi bir telaşım var.
Velhasılkelam azizim; Allah gönlümüzde yer edininde iyisini versin. Bizi biz edenlerden,bizi Bir’e(Allah’a) yakin eyleyeyenlerle refik eylesin.
“Ayşe Nur İsmail.”
“Sen orada nice gönüller inşa ettin
Bir gönlü bilmez misin talan ettin.”
Bir gönlü,kafesinden çıkarmak kolay elbet.
Belki birkaç ihtişamlı söz,alışılmamış ilgi birkaç da sevgi.
Peki bunlar ne kadar samimi?
Hani Oğuz Atay diyor ya:
“Beni bir günü unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma ; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlık alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni.”
Mağarasından çıkmış, tutsak olmuş gönüllerle dolu şimdi geceler.
Kelepçelenmiş dudaklarda gizli söylenmemiş heceler
Ve özlemler…
Peki her şeye rağmen gönül bağı kurduğun her şeyden ölene kadar sorumluyken nedir bu sorumsuz ahenkli gidişler?
Şairin diliyle; “kör kuyularda merdivensiz bırakmak” nedir şimdi?
Içimde bir ordu var her geçen gün benimle savaşıyor.Beni bana rağmen mağlup etmeye çalışıyor.
Sen orada nice gönülleri yaparken,nice sevda otağını kalplere kurarken benim bahçemde ot bitmiyor.
Kafesinden çıkardığın gönlüm içi içine sığmıyor şimdi.
Sorsan hayattayım yaşıyorum sana göre iyiyim belki de
Ve sen de iyisin sana göre. İyi olmakta göreceli değil mi söylesene?
Unutsun beni demişsin.
Seni unutmamak için taarruz eden kalbimi hiç hesap etmemişsin.
Şimdi soruyorlar bana,o kadar acı veriyor hâlâ neden diye
Söyleyemiyorum ki, ondan kalan sevgi değil acıları bir hatıra geriye diye
Bir yol çizmişsin, söyleyin ona yolum bu demişsin
Yoldan çıkardığını hesap etmez misin?
Hak demişsin, Allah demişsin,zikretmişsin
Adımı bir kere gönlünde zikretmemişsin
Her gece dökülen gözyaşlarımı düşünmemişsin
Geçer her şey gibi demişsin
Haklısın da
“Geçer elbet efendim… Bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer; ama mutlaka geçer.”
Ömrümüzden günler geçer, saçlarımızın karası beyazı seçer
Bu hayattan bu fanide elbet göçer
Mezarıma dahi gelmez misin?
Sahi, hâlâ farkında değil misin?
“Mevcut bir savaşın ortasında seni evimi vururken gördüm.”
Evim sendin bilmez misin?
“Ayşe Nur İsmail. “
Dünya hayatı ne kadar da hoş gelir değil mi gözümüze.
Bugün biri gelse “Şu saatte bu dünyadan göç edeceksin.” dese gitmek istemeyiz, daha yapacak çok işim var deriz,çeşit çeşit bahaneler sunar ölümü kendimize yar edemeyiz.
Nitekim diyor ya şair:
“Ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak.”
Sen istesen de istemesen de elbette bir gün geldiğin gibi bir gün gideceksin.
Bazen o geçmeyen zaman bir anda akıp gidecek ya da elimizde tükettiğimiz onca saatler bir anda duruverecek.
Ömrümüzden yapraklar dökülecek,keşkeler artık bir mânaya delalet etmeyecek. Heyben sana eşlik edecek.
Şimdi vakit çok geç olmadan dön bir bak arkana, heybene neler doldurduğuna.
Geç aynanın karşısına seslen saçlarındaki aklara
Hâlâ nefes alıyorsan ve bunun idrakindeysen
Şu saatte bu yazıyı okuyorsan, Haydi kalk geç eyleme, Rabbine şükür etmeye.
Velhasılkelam niyetini ek gönlüne, Yaradan filizlendirir bir gün ümidini kaybettiğinde.
Ayşe Nur İsmail.
Mahperim Benim.
Özlemin içimde bir saz semaisi
Nerede dinlesem gelir hasretinin sesi
Bir heyula(korkunç) ki sensiz geçen gecelerin bendeki etkisi
Beklerim seni gönlüme nigah(bakış, nazar) edişini
Rıhlem( göç ediş) yalnız sanadır
Mahperim benim( ay gibi güzel)
Yeise(ümitsizlik)sürükleme
Olur adım cüda benim ( çok sevilen şeyden ayrı kalma.)
Muzdaribim(acı çeken)
Şule(ateş) eder yüreğim
Ben sensiz ne şemsim ne de kamerim
Yalnız seninle olur benim muhayyelim(hayalim)
Sabâ( gündüz esen rüzgar) ederse sesin
Sükunet(dinginlik) bulur bedenim
Biladda(beldelerde) zayi( yok etme) eyleme
Günüm zelil olur benim
Ben bir bakışını sevgine delalet(delil) bilirim
Müşfikte(sevecen) benim leyla da benim
En güzel ilticamsım(sığınak)benim…
Ayşe Nur İsmail.
01.05.2024
Acın neredeyse canın oradadır…
Bugün parmağıma batan kıymığın acısıyla titredi kalbim. Çıkartmaya çalışırken canım yandı, çıkartınca anladım ki daha da acım arttı. Vardır bir hikmet diyerek acımı görmezden gelmeye çalıştım ama sızlıyordu. Akşam oldu başka bir parmağım sıkışıp kan toplamaya başladı. Sükut ettim ve temennim günahlarıma kefaret olmasıydı. Canım acıyordu, anladım ki “acım neredeyse canım oradaydı.”
Peki ya, toplum olarak acımız nerede,canımız ne diye kendi kendime düşünmeye başladım.
Sahi yıllar süren acılarımızın üzerinden neler geçti ki unutuverdik ya da bizlere hangi merhemi verdiler de unutturdular?
Merhemden ziyade narkoz desek daha iyi olur herhalde. Merhem iyi gelir narkoz etkisiyle bir şey anlamazsın anlık bir uyuşma ve sonrası sadece bir acı keşke baştan çekseydim bu acıyı dedirten…
Bizlere narkozu nereden verdiler?
Niçin acılarımıza duyarsızkaldık?
Farkında mısınız Gazze de katliamın bilmem kaçıncı günü?
Doğu Türkistan’da eziyetin yıllar süren akıbetsiz sürgünü…
Ve bilmediğimiz dünyanın herhangi bir yerinde zulüm, adalet adı altında adaletsizlikler daha neler neler.
Peki ya bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek yıllarca içimizde büyüttüğümüz, beslediğimiz yılanlar ve sonrası etrafımızı saran ateşten halkalar.
Benim söylememle mi kâr edecek diyerek sustuğumuz görmezden geldiğimiz haksızlıklar. Dilsiz şeytan olan benliklerimiz..
Hani diyor ya şair: “Susmanın suça iştirak olduğunu bilecek kadar aklım başımda.”
Bizim aklımız başımızda mı yahu?
Canımızın sızısı hala içimizde mi?
İzninle sormak istiyorum.
Daha nereye kadar susacaksın, acıyan yarana daha ne kadar bahaneler basacaksın?
Narkozu ne zaman bedeninden silip benliğinle baş başa kalacaksın?
Velhasılkelam azizim illaki acıları anmak için kıymığı parmağına yâr mı edeceksin?
Ayşe Nur İsmail.