DOLAR

34,2217$% -0.07

EURO

37,4863% -0.45

STERLİN

44,7838£% -0.32

GRAM ALTIN

2.870,48%-0,55

ÇEYREK ALTIN

4.902,00%-0,70

TAM ALTIN

19.548,00%-0,70

ONS

2.608,18%-0,51

BİTCOİN

2090522฿%-2.06919

a
ABDULLAH ÇALIK

ABDULLAH ÇALIK

28 Ağustos 2024 Çarşamba

HEY GİDİ PAŞA HEY! ABDULLAH ÇALIK’IN YENİ YAZISI

HEY GİDİ PAŞA HEY! ABDULLAH ÇALIK’IN YENİ YAZISI
1

BEĞENDİM

Tanıyanlar vardır elbet çocukluğum,gençliğim Mehmet Ali Paşada geçmiştir

Seksenli doksanlı yılların paşası.

Ne güzeldi o yıllar.Ağır abileri ile ün salmış,kuralların kanunlardan çok delikanlılık kitabına göre şekillendiği Paşam.

Benim yaşıtlarım bilirler mahalleli olmanın gücünü.Biz  insanı sevmeyi Paşamızda öğrendik.Büyüklerimize saygıyı,zayıfı,güçsüzü korumayı.komşunun kardeşten öte olduğunu bu mahallede yaşayarak gördük.

Depremde en çok zarar gören mahalllelerin başında gelir desek yanılmış olmayız.Üstelik verdiği şehitlerin yanısıra,deprem sonrasında yapılan yanlış uygulamalar nedeniyle çokda göç vermiş,mahallenin yapısıda bozulmuştur.Yani herkesin herkesi tanıyıp kardeş bildiği Mehmet Ali Paşa gitmiş,yerine kimsenin kimseyi tanımadığı bir yapıya bırakmış.

Her ne kadar mahallede ikamet etmesemde göbekten bağlıyım dostlar.Baba evim,arkadaşlarım hala oralarda.

Geçen gece  yine komşularla hasbiale gittim.Eskiden her evin kapısında oturacak bir yer bulurduk.Hemen elimize bir çay tutuşturulurdu.Şimdi öyle bir imkan neredeyse yok.

Eski Caminin yıkılıp yerine yeni cami yapıldı.Üstelik eskisine oranla hayli büyük.Haliyle bazı kamulaştırmalarda yapıldı camiye alan açmak için..

Komşularımzla sohbet ederken konu yapılan camiyede geldi tabiki.Bu alanda bir çocuk parkı vardı.Çocuklardan çok yakın evlerde oturan yaşlılarımızın sırtını güneşe verip B vitamini depoladığı.Şimdi yok.Olmadığı gibi yaşlılarımızın oturacağı alanlarda düşünülmemiş.

Daha önemlisi cami şadırvan ve tuvaletlerin girişi sokağa verilmiş.Buraya girip çıkanları görmemek için kadınlar gözleri kapalı geçiyormuş adeta.

Bazen suruyeliler.afganlar bu tuvaletlerde banyo yapıyorlarmış.

Yahu gündüz bile evinin son katında perdelerini kapatacak hayası olan insanlara bunu yaşatmak zulum değil mi? Kul hakkı değil mİ?

Camii  derneği bunu düşünememiş,Diyanet görmemiş,Belediye umursamamış.İnsanın aklı almıyor.Bu kadar öngörüsüzlük olabilirmi? Kul hakkı dedim de sizlere bir bir anektot anlatıp veda edeyim.

Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir meyhane inşa etmeye başlamış.

İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu meyhane için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.

İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonuç meyhane yerle bir olmuş.

Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak meyhane sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası açmış.

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.

Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:

“Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum,”.Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var; Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir meyhane sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati !”

Sözüm meclisten içeri diyerek hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

Sağlıcakla Kalın..

 

Devamını Oku

LİYAKAT ÖNEMLİ

LİYAKAT ÖNEMLİ
0

BEĞENDİM

Dürüst Pazarcılarımızı tenzih ederek yazıyorum.
Hepimiz yaşamışızdır.Pazara gideriz Tezgahta görüp beğenip aldığımız meyvelerin eve geldiğimizde çürük çarık olduğunu.

Satıcı iyi,güzel mallarını tezgahın önüne güzelce dizer.Almak  istediğiniz de seçmene müsade etmez.Amaç araya el çabukluğu ile çürük çarık malları iteleyebilmektir.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ülkemizdeki bir çok ilin belediyesini imrendirecek çalışmalara imza atarak bizleri gururlandırmıştır.

Öyle ya Kartepe ye yapılan teleferik reklamlarının seçimlerde Ankara İstanbul gibi metropol şehirlerde bilbordlarda gösterilmesi hangimizin göğsünü kabartmaz ki?

Bizim Başkan gerçekten vizyon sahibi.Çok iyi bir dinleyici,analizci.

Ama bu işler ekip işi.Siz Çok iyi bir lider,yönetici olabilirsiniz.Bir takım dengeleri(!) gözardı ediyorsanız çürümede kaçınılmaz oluyor malesef.

Bir kişinin yapacağı işi beş kişi yapamıyorsa,belediye bünyesinde liyakatın yerini adamcılık almışsa ,çürüme yayılmıştır.

Belediyelerin SGK ya olan borçları açıklandı.İlk beşte yokuz.Bu bir başarımı.Hayır değil.Bu olması gereken şey zaten.

Bunun arkasına sığınıpta en borçlu belediye gerçeğini gizleyip bu konuda Sayın başkanın bir takım tedbirler almasını önleyen zihniyet ile üç kağıtçı satıcının ne farkı var Allah aşkına..

Fahiş fiat artışları ile ilgili bir çok ihbarlar alıyoruz.Geçen hafta gelen bir msja hayli şaşırdım doğrusu.

Bir okurumuz küçük çocuğunu İzmit merkezde bulunan okullarımızdan birinin ana sınıfına yazdırmak istemiş.Kaldı ki anasınıfı mecburi.

Velimize aylık aidat dokuz yüz lira ödemesi gerektiğini bildirmişler.Buraya kadar herşey normal varsayalım.

Velimiz küçük bir araştırma yapıyor.geçen sene üç yüz lira ödeniyormuş.

Ülkedeki yıllık enflasyon  %62 iken.  Müdür beye bunun yapılamıyacağını söyleyecek bir Allahın kulu yetkili çıkmaz mı?İşte liyakat bu yüzden önemli.Liyakat kalite  getirir.Adalet getirir.Liyakat devlet millet bağlılığını arttırır.Güven verir.

Zor günlerden geçiyoruz ve artık  bazı şeylere dur deme zamanı diyoruz.

Bir gün Ahmet efendi, Nasreddin hocayı eşeğin önünde oturmuş kağıda birşeyler karalarken bulmuş.
– Ne yapıyorsun Nasreddin hoca?, diye seslenmiş.
Hoca da:
– Eşeğime swot analizi yapıyorum Ahmet efendi, demiş.
Ahmet efendi, swot analizi nedir diye sorunca hoca anlatmış:
– Eşeğimin güçlü, zayıf yönlerini ve kendisi için olan fırsatlarla tehlikeleri bu şekilde yazıyorum. Beriki:
– Peki sonra ne olacak, diye sorunca, o da:
– Böylece iyi bir plan yapıp eşeğimi maksimum verimle çalıştırabileceğim, demiş. Bunun üzerine Ahmet efendi:
– Bütün eşekler aynı değil mi, analize ne gerek var? Diye sormuş. Nasreddin hoca:
– Öyle deme Ahmet efendi, demiş. Mesela benimkini atlarla otlatınca daha bir şevkle çalışıyor. Kendini at sanması onun güçlü tarafı. öğleden sonra bir de ineklerle otlatacağım. Belki sütünü bile içerim deyince, Ahmet efendi:
– Bekle hoca, demiş, benim eşeği kapıp geliyorum. Hoca bunu duyunca hemen atılmış:
– Aman Ahmet efendi, eşekleri bir araya getirmeyelim, eşek olduklarını anlıyorlar…

Sağlıcakla kalın

Abdullah Çalık

 

 

 

Devamını Oku

“Bu Kardeşimle Benim Aramda Bir Aile Meselesidir”

“Bu Kardeşimle Benim Aramda Bir Aile Meselesidir”
0

BEĞENDİM

Güzel kocaelimizin güzel insanları!

Şehrimizde okullarında kapanması ile birlikte zaten ekonomik krizi iliklerine kadar yaşayan şehrin esnafı oldukça zor günler geçirmektedir.

İğneden ipliğe herşeyin maliyetinin artması,vatandaşımızın alım gücünün düşmesi vs..

Anlayacağınız bir dokun bin ah işit.

Bugüne kadar iktidar partililerin bu sorunları pek gördüğü söylenemez.

Hatta zaman zaman bu pahalılığın sebebini karaborsacılıkla suçladığı esnafada yüklediği olmuştur.

Ama artık mızrak çuvala sığmayınca iktidar partililerde ağız değiştirmeye başladılar.

Peki ya çözüm üretile biliniyormu? Nerdeee..

Güzel bir hikaye var bilinen Aktarayım.

yorum sizlere kalmış..

“Bu Kardeşimle Benim Aramda Bir Aile Meselesidir”

-Bir tarlakuşu ile bir kartal yüksek bir tepenin kayalıklarında karşılaştılar.

Tarlakuşu dedi, “İyi günler olsun, Efendim.”
Ve kartal onu bir süre süzdükten sonra isteksiz, seslendi.

“İyi günler.”

Ve tarlakuşu dedi, “Umarım keyfiniz yerindedir, Efendim.”

“Evet,” dedi kartal, “Keyfimiz yerindedir. Ama bilmez misin ki biz kuşların kralıyız ve biz söz söylemeden senin konuşmaya hakkın yoktur?”

Tarlakuşu dedi, “Ben aynı aileden olduğumuzu sanıyorum.” Kartal onu küçümseyen bakışlarla baktı ve dedi, “Seninle benim aynı aileden olduğumuzu kim söyledi ki?”

Ve tarlakuşu dedi, “Ama size şunu hatırlatayım; ben de sizin kadar yükseğe uçabilirim ve şarkılarımla bu dünyanın diğer yaratıklarına mutluluk veririm. Oysa siz kimseye ne keyif ne de mutluluk verirsiniz.”

Ve kartal öfkelendi, ve dedi,

“Keyif ve mutlulukmuş! Seni gidi küçük ukala yaratık!
Seni gagamın bir darbesiyle mahvedebilirim.
Boyun ancak ayağım kadar.” Ve tarlakuşu uçarak kartalın sırtına kondu ve tüylerini yolmaya başladı. Kartal küçük kuştan kurtulmak için hızla yükseldi, tedirgin.
Ama olmadı. Sonunda küçük yaratık sırtında, yüksek tepenin üzerindeki kayaya kondu; hiç bir zaman bu kadar öfkelenmemişti; kör talihine lanetler yağdırıyordu durmaksızın.

O sırada, küçük bir kaplumbağa çıkageldi ve bu görüntüyü görünce gülmeye koyuldu.

Öyle çok güldü ki, neredeyse sırt üstü devrilecekti. Ve kartal kaplumbağaya baktı ve dedi,

“Sen ey ağır, yerlebir, sürüngen yaratık; neye gülüyorsun?”

Ve kaplumbağa dedi, “Görüyorum ki ata dönmüşsün ve küçücük bir kuş seni sürüyor; ama küçük sürücün senden daha iyi.”

Ve kartal dedi, “Sen kendi işine bak. Bu kardeşim -tarlakuşuyla- benim aramda, bir aile meselesidir yalnızca.”

Sağlıcakla Kalın

 

Devamını Oku

TİLKİLERE YEM OLMAYALIM!

TİLKİLERE YEM OLMAYALIM!
0

BEĞENDİM

Güvercin uzun bir hurma ağacının başına yaptığı yuvasında yavrularını beslerken, bir tilki gelip ondan yavrularını aşağı atmasını; değilse yukarı tırmanıp hepsini yiyeceğini söyler.

Güvercin çaresiz tilkinin dediklerini yapar.

Yuvasına tekrar yumurta bırakır, ama morali oldukça bozuktur.

Leylek, güvercine niçin üzgün olduğunu sorar. O da durumu anlatır.

Leylek: – Güvercin kardeş, sakın bir daha tilkiye inanma, o bu ağaca tırmanamaz.

Günler geçer, tilki tekrar gelerek yavrularını aşağı atmasını isteyince

güvercin: -Artık yavrularımı sana atmayacağım, sen bu hurma ağacının başına tırmanamazsın.

Tilki: – İyi de sen bu aklı kimden öğrendin?

Güvercin: -Tabiî ki, leylekten.

Tilki: – Ben şimdi ona gösteririm, diyerek ırmak başına gider, leyleği görünce yaklaşarak sorar:

-Leylek kardeş, sana bir sorum var: Rüzgâr sağdan eserse ne yaparsın, soldan eserse ne yaparsın, başını ne yana çevirirsin?

Leylek: – Sağdan eserse sola, soldan eserse sağa çeviririm.

Tilki: – Peki, ya, dört yandan eserse?

Leylek: – O zaman da başımı kanatlarımın arasına sokarım.

Tilki: – Bu işi nasıl yapıyorsun? Demek ki, leylekler diğer hayvanlardan daha akıllı.

Bu konuşmadan memnun kalan leylek kafasını kanatlarının arasına sokunca tilki bir anda üstüne atlar ve onu boğar.

Tilki: – Ey, leylek kardeş! Ele akıl vereceğine bu aklı biraz da kendin için kullansaydın ya! Bak, düşmanın seni yendi, der.

Bugünlerde rüzgârlar dört bir yandan esiyor, kafamızı kanatlarımızın arasına sokup da tilkilere yem olmayalım!..

Sağlıcakla kalın

Devamını Oku

Onuda Siz Bulun!

Onuda Siz Bulun!
1

BEĞENDİM

Çok soğuk bir kış günü padişah, tebdil-i kıyafet gezmeye karar vermiş.

Yanına Başvezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.

Padişah, ihtiyarı selamlamış: “Selamunaleykum ey pir’i fani…”

“Aleykumselam ey serdar’i cihan…”

Padişah ataşehir escort sormuş: “Altılarda ne yaptın?”

“Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor…”

Padişah gene sormuş: “Geceleri kalkmadın mı?”

“Kalktık… Lakin, ellere yaradı…”

Padişah gülmüş: “Bir kaz göndersem yolar mısın?”

“Hem de ciyaklatmadan…”

Padişahla Başvezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah Başvezire dönmüş:

“Ne konuştuğumuzu anladın mı?”

“Hayır padişahım…”

Padişah sinirlenmiş: “Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.”

Korkuya kapılan başvezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telaşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada çalışıyor.

“Ne konuştunuz siz padişahla…”

Adam, başveziri şöyle bir süzmüş:

“Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.”

Başvezir, yüz altın vermiş.

“Sen padişahı, serdar-ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah olduğunu.”

“Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.”

Vezir kafasını kaşımış.

“Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?…”

Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almış.

“Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, yemek bulamıyoruz dedim.”

Vezir bir soru daha sormuş… “Geceleri kalkmadın mı ne demek?”

Adam bir yüz altın daha almış. “Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim…”

Vezir gene kafasını sallamış. “Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek…”

Adam gülmüş. “Onu da sen bul.

Anlamamakta ısrar etmemek lazım.

Bazen görünen köy kılavuz istemez.

Sevgiyle kalın..

Abdullah Çalık

Devamını Oku