41,2258
48,6190
56,2485
4.982,41
8.114,00
79.718,48
11.008,22
4772801
[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Yazıyı Dinle”]
Eskiden hastane denince akla “şifa kapısı” gelirdi. Şimdi ise devasa binalar, dijital ekranlar, robotik sesli yönlendirmeler… Ama bir eksik var: şifa.
Hastane büyüdükçe, insan küçülüyor sanki. Randevu almak için dijital labirentlerden geçiyoruz, doktor görmek için zamanla yarışıyoruz.
Bir vatandaş şöyle diyor:
“Binayı gezmeye kalksak iyileşiriz, ama doktoru bulana kadar hastalık ilerliyor.”
🧭 Betonla Şifa Olmaz
Kocaeli Şehir Hastanesi açıldı, 1000’den fazla yatak kapasitesiyle gururla tanıtıldı. Ama acil servis hâlâ acil değil, poliklinik hâlâ polik değil.
Hastane koridorları geniş, ama doktorun hastaya ayırdığı zaman dar.
“Hastane o kadar büyük ki, MR çektirmeye giderken navigasyon açıyoruz!”
🩺 Gerçek Bir Gözlem
Geçtiğimiz ay yaşlı bir vatandaş, kalp çarpıntısıyla şehir hastanesinin aciline başvurdu. Tekerlekli sandalyeyle içeri alındı ama sistemsel bir aksaklık nedeniyle 45 dakika boyunca müdahale edilmeden bekletildi.
Yakını, “Kalbi sıkışıyor, lütfen öncelik verin” dediğinde görevli sadece ekranı gösterdi:
“Sistemde sıranız 18. Beklemek zorundasınız.”
Sonunda gelen doktorun ilk cümlesi ise şuydu:
“Neden bu kadar geç geldiniz?”
Oysa geç gelen hasta değil, geç gelen şefkatti.
😂 Mizahi Ama Gerçek
Nazım Hikmet yaşasaydı belki şöyle derdi:
“Evlat, hastane değil fabrika kurmuşsunuz. Şifa değil, sevk üretiyorsunuz!”
Ya da halkın ağzından:
“Doktoru görmek için önce e-nabız, sonra e-sabır gerekiyor!”
🧠 Son Söz
Şifa, sadece reçetede değil; ilgide, sabırda, insani temasta gizlidir.
Hastane büyüklüğüyle değil, hastanın yüzündeki tebessümle övünmeliyiz.
Ve unutmayalım:
Şehir hastanesi değil, şehir vicdanı lazım bize.
Virajı Alamayan Gençlik ve Susan Çaydanlıklar