casino siteleri

DOLAR

42,2048$% 0,23

EURO

48,7296% 0,44

STERLİN

55,5499£% 0,24

GRAM ALTIN

5.560,81%2,35

ÇEYREK ALTIN

9.338,00%3,21

TAM ALTIN

37.238,00%3,24

ONS

4.094,57%2,27

BİST100

10.789,03%-1,24

BİTCOİN

4450684฿%1.92336

Kocaeli PARÇALI BULUTLU 15°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
ABDULLAH ÇALIK

ABDULLAH ÇALIK

25 Ekim 2025 Cumartesi

Kaptan Sinek ve Görünmezlik Sanrısı

Kaptan Sinek ve Görünmezlik Sanrısı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mevlânâ’nın anlattığı bir hikâyede bir sinek, bir gemiye konar ve kendini kaptan zanneder.

Gemiyi o yönetiyor sanır, dalgalarla mücadele ettiğini düşünür.

Ama gemi limana yanaşınca sinek uçar gider, kimse onun varlığını bile fark etmemiştir.

Bugün de çevremizde, kendini mühim sanan ama kimsenin gerçekten önemsemediği tipler var.

Ne fikir üretirler ne katkı sağlarlar; ama her ortamda kendilerini merkeze koyarlar.

Kibirle büyür, yalnızlıkla küçülürler.

Herkesin çevresinde bir tane vardır ondan.

Kendini mühim sanan, ama kimsenin gerçekten sevmediği.

Toplantıya geç gelir, ama “beni bekliyordunuz değil mi?” der.

Sosyal ortamlarda her konuda fikri vardır, ama hiçbir konuda bilgisi yoktur.

Kendini “düşünce lideri” sanır, ama kimse onun peşinden gitmez.

Bir cümle kurar, üç jestle süsler; ama o cümle ne kalbe dokunur ne akla.

Bu karakter, kalabalıkta yalnızdır.

Çünkü kibir, onu görünmez yapar.

İnsanlar onunla konuşmaz, sadece sabreder.
O ise bunu “saygı” sanır.

Gücünü hep bir yerden alır:

Bir makamdan, bir partiden, bir ekran köşesinden.

Ama o güç gidince, sesi de gider.

Ve geriye sadece “ben demiştim” cümlesi kalır—kimsenin duymadığı.

Sağlıcakla Kalın

Abdullah Çalık/Büyüklere Masallar 1

Devamını Oku

CHP Kongresi’nde Basına “Basınç”

CHP Kongresi’nde Basına “Basınç”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mikrofonu Kıran Demokrasi:
CHP Kocaeli İl Kongresi’nde yaşananlar, “demokrasi şöleni”nin sahne arkasında neler döndüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.

Ancak bu kez hedef, siyasi rakipler değil; kamunun gözü kulağı olan basın mensuplarıydı.

Kongreye görüntü almak için gelen kadın gazeteciye yapılan fiziksel müdahale, ardından gazeteci Erdal Sertel’e yönelik saldırı girişimi, “Basın özgürlüğü” kavramını bir kez daha sorgulatır hale getirdi.

Kameraya Değil, Kameramana Engel

Kongre salonuna giriş yapan il başkan adayı Erdem Arcan’ı görüntülemek isteyen gazeteci Gizem Kırlar, bir partilinin fiziksel müdahalesine maruz kaldı.

Olayı gören gazeteci Erdal Sertel’in tepkisiyle başlayan tartışma, kısa sürede arbedeye dönüştü.

Neyse ki diğer partililer araya girdi de olay daha fazla büyümeden yatıştırıldı. Ancak bu tablo, “değişim” söylemleriyle yola çıkan bir partinin, değişmeyen reflekslerini gözler önüne serdi.

Kınama mı, Kin mi?

Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti’nin olayı kınayan açıklaması yerinde ve gerekliydi.

Ancak asıl mesele, bu tür olayların neden tekrar tekrar yaşandığı. Kınama metinleriyle değil, zihniyet değişimiyle çözülmesi gereken bir sorunla karşı karşıyayız.

Zira basına yönelik şiddet, sadece bir gazeteciyi değil, halkın haber alma hakkını hedef alır.

Siyaset Sahnesinde Sahne Arkası

CHP’nin kongreleri son dönemde sıkça kavgalarla, tartışmalarla anılır oldu.

Parti içi demokrasi, kürsüde alkışlarla değil, salonda gazetecilere gösterilen saygıyla ölçülür.

Kameraya değil, kameramana engel olunuyorsa; bu, sadece bir partinin değil, tüm siyasetin aynasıdır.

“Basın Mensubu Değil, Basınç Mensubu”

Kocaeli Kongresi’nde yaşananlar, “basın mensubu” kavramını “basınç mensubu”na çevirdi.

Kamerasını açan gazeteciye yapılan müdahale, adeta “çekme, çektirme” anlayışının tezahürüydü.

Oysa demokrasilerde kamera, sadece görüntü değil; şeffaflık, hesap verebilirlik ve halkın gözü demektir.

O gözleri karartmak isteyenler, önce kendi vicdanlarını aydınlatmalı.

Sağlıcakla Kalın

Abdullah Çalık

 

Devamını Oku

Abluka Zihinlerde Kırılır

Abluka Zihinlerde Kırılır
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mikeno’nun Sessiz Zaferi: Abluka Zihinlerde Kırılır

Gazze’ye yardım taşıyan Sumud Filosu’nun en cesur gemisi Mikeno, İsrail ablukasını deldi.

Ama bu bir deniz savaşı değil; bu, vicdanın dalgaları yararak ilerlediği bir yolculuk.

Mikeno, Gazze kara sularına girdiğinde İsrail donanması hâlâ “yardım” kelimesinin uluslararası hukukta ne anlama geldiğini Google Translate’te arıyordu.

Gemideki aktivistler telefonlarını denize attı; çünkü bu çağda vicdanı takip etmek için sinyal değil, cesaret gerekiyor.

Mikeno, Kongo’daki bir dağın adı.

Gümüş sırtlı gorillerin yaşadığı, doğanın direnişini simgeleyen bir zirve.

Bu gemi de zulme karşı yükselen bir vicdan zirvesi oldu.
İsrail donanması onu durdurmadı.

Belki de vicdanı durdurmak için daha büyük bir gemi lazımdı.

İrlandalı senatör kaçırıldığını söylüyor,

Türk aktivistler gözaltında.

Ama dünya liderleri hâlâ “endişeliyiz” demekle meşgul.

Neyse ki sosyal medya, bu sessizliği delip Mikeno’nun ilerleyişini canlı yayınlıyor.
Vicdanın rotası artık haritalarda değil, kalplerde izleniyor.

2 Ekim itibarıyla Mikeno, Gazze kıyısına 7–15 kilometre mesafede bekliyor.

İsrail donanması yakın takibe aldı ama doğrudan müdahale etmedi.

Gemide 40’tan fazla ülkeden aktivist var;

Türkiye’den Muhammed Huzeyfe Küçükaytekin de dahil.

Bir gün Nasreddin Hoca,

Gazze’ye yardım götürmek için eşeğe değil gemiye biner.
İsrail donanması karşısına çıkar:
— “Bu gemide ne var?”
Hoca gülümser:
— “Vicdan var, ama sizde çalışmaz.”

Abluka denizde değil, zihinlerde kırılır.
Ve Mikeno, bu kırılmanın adıdır.

Bu yazıyı paylaşmak,

Mikeno’nun rotasına bir dua eklemektir.

Vicdanı yaymak için bir tıklama yeter.

Abdullah Çalık

 

 

Devamını Oku

“Koltuğunda Isınanlar, Sokaktakini Unutmasın”

“Koltuğunda Isınanlar, Sokaktakini Unutmasın”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Vaadin Soğuğu: Unutulan Emir, Donan Umut

Bir kralın dudaklarından dökülen tek bir cümle, bir muhafızın son gecesini belirledi:
“Üşüyor musun?”
Ve ardından gelen o meşhur söz:
“Olsun, sana sıcak tutacak elbise getirmelerini emredeceğim.”
Ama emir verilmedi.
Çünkü vaat, sözde kaldı.
Çünkü iktidar, hatırlamakla değil, unutmamakla sınanır.
Ertesi sabah duvarın dibinde donmuş bir beden, üzerinde şu cümleyle bulundu:
“Soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü…”
Bu hikâye, sadece bir muhafızın trajedisi değil. Bu, bir toplumun defalarca yaşadığı, defalarca donduğu bir gerçekliktir.

Bugün bu ülkenin sokaklarında, belediye kapılarında, meclis koridorlarında, ekran başında bekleyen milyonlarca insan var.
Hepsi bir sözün peşinde.
Bir vaatle ısınmaya çalışanlar.
Vaatle Isınanlar, Gerçekle Donar
Siyaset, artık bir vaatler tiyatrosu.
“Gençler için istihdam!”
“Kadınlar için eşitlik!”
“Emeklilere refah!”
“Adalet herkese!”

Her seçim öncesi sahneye konan bu oyun, seçim sonrası perde kapanınca unutuluyor.
Ve biz, seyirci koltuğunda donuyoruz.

Bir belediye başkanı, gençlere sosyal alan sözü verir.
Ama gençler hâlâ otopark köşelerinde, AVM merdivenlerinde.

Bir vekil, istihdam sözü verir.
Ama gençler , hâlâ kafelerde sokaklarda pinekliyor.

Bir bakan, refah sözü verir.
Ama refah, hâlâ market raflarında ulaşılmaz.

Bekleyen Değişir, Unutan Kaybeder
İnsan bekledikçe değişir.

Önce umut ölür.
Sonra sevgi, saygı, güven.
En sonunda dostluk, muhabbet ve insanlık.

Bugün bu ülkenin duvarlarında yazılı olmayan ama kalplere kazınmış binlerce cümle var:

“İşe alınacaktım ama aramadılar.”
“Burs çıkacaktı ama sistem hata verdi.”
“Adalet gelecekti ama dosya kayboldu.”
“Söz verilmişti ama unutuldu…”

Amacım muhalif olmak mı? Hayır, Vicdan Çağrısı

Bu yazı bir taşlama değil, bir vicdan çağrısıdır.

Ey karar verici, ey söz sahibi, ey koltuğunda oturan:
Unutma ki, verdiğin her söz bir battaniyedir.

Tutmadığın her söz, bir donma sebebidir.

Muhafızlar hâlâ nöbette.
Gençler hâlâ beklemede.
Toplum hâlâ umutla titriyor.

Ve biz, duvarlara yazıyoruz:

“Soğuğa alışkındık; ama sizin vaatleriniz bizi öldürdü…”

Sağlıcakla Kalın

Abdullah Çalık

Devamını Oku

Eğitimde Yardımcı Kitap mı, Ticari Dayatma mı?”

Eğitimde Yardımcı Kitap mı, Ticari Dayatma mı?”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Lisede çocuğu okuyan bir veli anlatıyor:

“Okuldan liste geldi, yardımcı kitaplar 8000 TL.

Üstelik ‘ falan kırtasiyeden alacaksınız’ denildi.

Aynı kitapları internetten alsak 6000 TL’ye geliyor.”
Aradaki fark 2000 TL.

”Hiç bir şey olmasada bir şeyler olmuştur .(!)”

Dedirtir insana..

Devlet kitap veriyor ama biz yine de özel kitap almak zorundayız.

Bu eğitim değil, başka bir şey..

Yardımcı kitaplar artık “yardımcı” değil, “zorunlu ek yük”.

“Kitap çok, vicdan yok” dedirten bir sistemle karşı karşıyayız.

Milli Eğitim Bakanlığı’na ve yerel denetim birimlerine açık çağrı:

• Yardımcı kitap dayatmaları denetlensin.
• Kırtasiye yönlendirmeleri şeffaflıkla incelensin.
• Eğitimde ticari baskı değil, pedagojik ihtiyaç önceliklendirilsin.

Devlet kitapları sıraya koyuyor.

Sistem özel kitapları velinin sepetine.

Eğitimdeki bu çifte standart artık sona ermeli…

Devlet kitapları sırada hazır,

ama sistem velinin cebine özel kitap listesi bırakıyor.

Yardımcı kitaplar artık ‘yardımcı’ değil, ‘zorunlu ek yük’.

Bu düzen denetlenmezse, eğitim değil, ekonomik baskı dağıtılır.

Sağlıcakla Kalın

Abdullah Çalık

 

 

 

 

 

 

 

Devamını Oku