h Dolar 41,3199 % 0,23
h Euro 48,7782 % 0,23
h Sterlin 56,3356 % 0,24
h Altın (Gr) 4.989,39 %1,18
h Çeyrek Altın 8.121,00 %0,27
h Tam Altın 79.830,21 %1,18
h Ons Altın 3.696,71 %0,48
h BIST100 11.024,72 %0,22
h Bitcoin 4772655 %0.62821
Kocaeli 20°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
  • DOLAR 41,3199h

    41,2252

  • EURO 48,7782h

    48,5689

  • STERLİN 0,24h

    56,2023

  • Gram Altın 1,18h

    4.989,39

  • Çeyrek Altın 0,27h

    8.121,00

  • Tam Altın 1,18h

    79.830,21

  • Ons Altın h

  • BIST 1000,22h

    11.024,72

  • Bitcoin0.62821h

    4772655

a
Ahmet Gürbüz

Ahmet Gürbüz

31 Ağustos 2025 Pazar

Terörsüz Türkiye Terörsüz Ortadoğu

Terörsüz Türkiye Terörsüz Ortadoğu
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Yüz yıl önce bir büyük milli mücadelenin sonunda kurulan TBMM’nin, tam da 30 Ağustos’un yıl dönümünde, Filistin’de Kuvayı Milliye ruhuyla küresel emperyalizmin işgaline karşı bağımsızlık mücadelesi veren Gazze halkıyla dayanışma için Ankara’dan vermiş olduğu destek, her türlü takdirin üstündedir.

Bu birlik ve beraberlik fotoğrafı, milletin uzun zamandır hasreti kaldığı tarihi bir tablodur. Umarım, soykırım ve kitlesel ölümün her nevini yaşamış mazlum Gazzeli kardeşlerimizin yüreğine bir nebze su serpmiş, insanlık katili terörist İsrail’e de anlayacağı dilden bir ders olmuştur.

Filistin’in anayurttan nasıl koparıldığı, cumhuriyete giden yolda milletimize ne tür entrika ve tuzaklar kurulduğu, hangi badirelerden geçtiğimiz bir başka bahsin konusudur ama İsrail ve gizli-aşikar ortakları şunu bilmelidir ki, ne dünya 1940’ların dünyasıdır, ne de Türkiye geçen yüzyılın Türkiye’sidir.

TBMM’nin ruhunu ve vizyonunu yansıtan, dün genel kurulda Gazze konusunda yakalanan bu ittifak, Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda ete kemiğe bürünür, milli bir mayaya dönüşürse, artık bölgede Türkiye’nin bileğini kimse bükemez. Onun için dün gazi meclisten yükselen bu çağrı çok önemli, çok değerli ve çok tarihidir.

Merhum Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hoca Efendi, İslam Dergisinin Haziran 1993 Başyazısında şöyle bir hikâye aktarır. Seyyah, Allah dostu bir derviş yabancı bir beldede gözaltına alınır. Casuslukla itham edilir. Darağacına çıkarılır, boynuna yağlı urgan geçirilir. Kelleyi kesecekler hiç yere. Ölüm korkusundan insan neler yapmaz. Ama adam sakin, kimseye bir şey demez. Sadece kendi kendine: “Ey nefsim! Sen evvelce Allah’a teslim olmaktan, kadere rızadan bahseder, ne takdir etmişse baş üstü derdin. Şimdi bir yanlışlık sonucu kafanı kesecekler. Buyur, buna da razı mısın?” diyerek, şöyle bir içini yoklamış. İtiraz gelmemiş, daha ne günler görecektin, çoluk çocuk, mal mülk, makam şöhret, haybeden can gidiyor, tık yok. Tam razı yani. Cellatla göz göze gelmiş, buyur görevini yap der gibi. O esnada seyircilerde bir hareketlenme olmuş: “Durun! Haksızlık oluyor, yanlışlık oluyor, bunu tanıyoruz, bu iyi bir insandır.”

Derviş kurtuluyor. Ve şu cümle dökülüyor dudaklarından: “Vallahi halasıma değil, o andaki ihlasıma seviniyorum.” Kafasının kesilmesinden kurtulduğuna değil, o anda kalbinin kendini terk etmediğine, nefsinin sesini bastırdığına seviniyor.

Böyle bir günde, böyle bir gündemle, iktidar muhalefet, sağcı solcu, komünist feminist tüm vekillerin bu çatı altında tek yürek, tek yumruk olmasını, dosta güven, düşmana korku salmasını, sessiz çoğunluklara ilham vermesini her şeyden çok önemsiyorum.

Mevlana’nın; “Sesini değil sözünü yükselt! Yağmurlardır yaprakları büyüten gök gürültüleri değil” sözü, diplomatik bir kıstas koyuyor önümüze. Elbette tezkerede yapılan çağrı çok kıymetlidir, zaruridir, hatta gecikmiş bir çağrıdır. Ama burada zarf, mazrufun önüne geçmiştir.

Bu toplantının CHP öncülüğünde muhalefet partilerinin ortak çağrısıyla gerçekleşmiş olması, ana muhalefet lideri Özgür Özel ve diğer vekillerin Filistin atkısıyla genel kurula girip, kürsüye çıkmaları şükranla alkışlanacak bir harekettir.

Ancak mecliste sağlanan bu konsensüsün tabana yayılması için de gayret gösterilmelidir. Boykot ve kitlesel eylemlerde meydanlara da yansımalı bu birliktelik. Bunun için de sivil toplum ve sendikaların kolları sıvaması, sorumluluk alması lazım.

Söz buraya gelmişken, dün sosyal medyada paylaştım; Özgür Özel’in özel oturumdaki çıkışını ve duruşunu destekliyorum. Ancak sayın genel başkanın dünkü çıkışıyla tezata düşmemesi için ‘Hamas’ ve ‘Boykot’ konusunda sarahaten bir güncelleme yapması gerekmektedir.

Bazı dostlarım bu tarihi oturuma, Firdevsi’nin; “Nişestend u goftend u ber-hâstend”, “Oturdular, konuştular ve gittiler” tarzında yaklaşabilir. Her zamanki gibi kuru kuru kınamalar, hamaset dolu nutuklar, biraz gaz, biraz avaz diyebilirler.

leştirilerinde tamamen haksız da sayılmazlar, ama bu sefer müstesna. Mamafih, her şeyi devletten beklemekten usanmayan arkadaşların, şeytan taşlamak yerine bir mum yakmalarının gerektiğini de ihtar etmek isterim.

Sayın Cumhurbaşkanının Ahlat’ta Suriye’deki gelişmeler için; “Kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama gerek kalmaz” sözüne, Netanyahu’nun aynı gün 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak niteleyerek cevap vermesi, iki gün sonra 28 Ağustos’ta “Saf biri değilim, Suriye’de kiminle mücadele ettiğimizi biliyorum” demesi, konunun ne minvalde ele alındığını, ne denli girift olduğunu açıklamaya yeter galiba.

Bir de Sayın Özelin de kısmen atıf yaptığı; ‘Trump’ı da kınayalım, ABD ile doğrudan muhatap olalım’ gibi yaklaşımlar var. Olmadığından ya da olmasın diye demiyorum, ama niye! ABD bizden korktuğu için mi doğrudan bizim karşımıza çıkmıyor, vekilleriyle üstümüze geliyor? Neden SDG’ye tırlarca silah veriyor, FETÖ, DEAŞ, PKK gibi aparatlarla uğraştırıyor bizi?

Bize Rusya’yı gösterdiler ama biz her yerde, hep onlarla mücadele ediyoruz. Karabağ’ı kurtarıyoruz, Zengezur’dan geliyorlar. Gazze’de, Suriye’de, Libya’da, Adalar’da, Kıbrıs’ta, Mavi ve Gök Vatan’da hatta NATO’da hep karşımızdalar.

Büyük oranda bunların uzantısı, içerde ekonomik kaynaklı sorunlar, dışarda çok uluslu küresel sorunlarla boğuşurken, gündemi dağıtacak, konsantrasyonu bozacak maceralar kimin değirmenine su taşır acaba.

Dün 442 milletvekilinin ittifakla kabul ettiği, İsrail’in Gazze’deki İşgalini Genişletme Kararı ve Filistin Halkına Yaptığı Soykırım Hakkında Tezkere, bugün Resmi Gazetede yayınlanarak devlet siyaset belgesi haline geldi.

Tezkerede; İsrail’in Filistin halkına karşı on yıllardır sürdürdüğü işgal, imha ve ilhak politikalarını, son 2 yıldır özellikle Gazze’de bir soykırıma dönüştürdüğü vurgulandı.

Bu belgeyle İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığı ve insani yardımları engelleyerek kıtlığı bir silaha dönüştürdüğü resmiyet kazanmış oldu.

İsrail soykırım politikalarından dönene kadar BM dâhil uluslararası kuruluşlardaki üyeliklerinin askıya alınması teklifi öne çıkan bir başka husus.

Çözümün 1967 sınırları temelinde, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin hayata geçirilmesinde olduğu, soykırım suçu işleyenlerin uluslararası mahkemelerde yargılanmasının sağlanması, Filistin Devletinin tanınması gibi can alıcı konularda diğer parlamentolara işbirliği çağrısı yapıldı.

Kritik bir süreç, temennim sadra şifa bir hayra kapı aralar.

İstiklal Şairi Merhum Mehmet Akif’i de bil vesile rahmetle analım.

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Önemli Not: 600 vekilden bu oturuma katılmayanların isimlerinin ve mazeretlerinin millet tarafından bilinmesinin elzem olduğu kanaatindeyim.