Suskunluğun bedelini hüzün mısralarıyla dile getiriyoruz. Dünya; kör, sağır ve dilsiz. Mahcubuz. Mazlumlara sahip çıkamadık,Resulullah’ın emanet bıraktıklarına. Kulaklarımızı tıkadık duymamak için. Gözlerimizi kör eyledik görmemek için ya da televizyondan kanalları değiştirdik sırf vicdanımızla baş başa kalmamak için.
Yüreğim dayanmıyor dedik göz göre göre kıyametin, pusunun ortasında bıraktık kardeşlerimizi. Onlara acıdık ama asıl acınacak halde olan bizlerdik. Tutunamadık Allah’ın ipine sımsıkı. Sarılamadık. Sözde Müslümanlıktan özde müslümanlığa geçemedik maalesef.
Önce can dedik,canlarımızı savaşın ortasında bıraktığımız halde. Onlar uyku nedir bilmezken bizler uykuyu kendimize dost edindik.Bizler karnımızın tokluğuyla övünürken onlar şehadetin orucunu tutuyorlardı. Ne şükür bildik ne de nimetlerin şükrünü eda ettik. 5 vakit namaz yeterdi bize dedik ama kıyama kalkmaya üşendik. Senden geçtik,serden geçemedik.
Sonbaharda dökülen yapraklar değil vicdanımız sessizliğiydi. Sarardı düşüncelerimiz kuytu vahalarda. Asıldı, adalet ve vicdan haksızlık masalarında. Garipleri ırak eyledi gönlümüz.
Sürgün oldu bakışlar yetimlere, bizler kendimizle yetinemezken. Ölmeden önce ölünüz cümlesini haksızlıklara boyun eğerek uyguladık. Ne ben olduk ne de sen olup empati kurduk. İşte bizim hal-i pür-melalimiz. Ağlanacak haline gülen hallerimiz. Derdi sadece kendine has gören benliklerimiz…
Velhasılkelam azizim;
Kor düşsün yüreğine
Gafil olma ömrüne
Kır içindeki gailesizlik kalemini
Kayıp giden ömründe.
Ayşe Nur İsmailBunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili
YEREL KOCAELİ sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.