42,5831$% 0.1
49,6286€% 0.04
57,1473£% 0.01
5.738,64%-0,12
9.435,00%-0,67
37.625,00%-0,67
4.192,12%-0,23
11.189,50%1,65
3845834฿%-1.03216
29 Kasım 2025 Cumartesi
Kapılar aralanır…
Gözlerim, yolunu gözler.
Şehirler yıkılır;
şiirlerim, bir tek sana yazılır.
Rüzgâr getirir kokunu…
Bulamadım, seni getirmenin bir yolunu.
Limanlar yakılır;
gelmesin, başka yar diye.
Ben öldüm…
Yar, sen diye diye.
Kaybolur benliğim…
Susar dillerim.
Unutmak mı?
Yok, lügatımda yeri.
Hâlâ avutuyorum, resimlerinle kendimi.
Sahi…
Ölünce mi seveceksin beni?
Geceler çöktü yüreğime…
Nefesim kesildi,
duyunca ismini başka dillerde.
Merhem yok…
Senden başka, şu yaralı kalbime.
Zira zehir de sende…
Panzehir de.
Aynalarda seni gördüm…
Gölgelerim bile sensizken, yabancı bana.
Gözyaşlarım düştü avuçlarıma…
Son sözlerin saplandı, kanayan yarama.
Ne fırtına tuttu bizi,
ne de deryaya kardı.
Sayende, buluşmalarımız mahşere kaldı…
AYŞE NUR İSMAİL
Bir gün, usul usul gideceğiz bu dünyadan. Belki son bakışlar, son darılmalar ve de son sarılmalar…
Haberimiz olmayacak; ebedi yurdumuzda bulacağız aniden kendimizi.
Geride kalacak şan, şöhret ve de mal… Ah, bir de dostlar ve anılar.
Merak etmeyin, fazla bir yükümüz olmayacak; kefenin cebi yok zaten. Olsa da ne götüreceksin ki amellerinden başka?
Bir top kumaş… O da nasip olursa.
Belki, içimize gömdüğümüz acılarımızla gömüleceğiz.
Ya da yorulduğumuzu anlayınca fark edeceğiz, herkese koşmaktan kendimize geç kaldığımızı.
Yokluğumuzu bile fark etmeyecek belki esen rüzgârlar ya da uğruna can verip canımızdan kıymetli gördüklerimiz.
Başımızı son kez yaslamak istediklerimiz esirgeyince omuzlarını, toprak koynunda misafir edecek bizi.
Yaprak gibi düşecek gözlerden yaşlar, bir mezar taşının başında…
Fayda vermeyecek geç kalınmış pişmanlıklar, lafıgüzaf ağıtlar.
Velhasıl, adımlarımızın izi silinecek olsa da sessizliğimiz konuşacak; isim yazılı bir mermer başında…
Ayşe Nur İsmail
Sustu tüm dünya
Geride kaldı mal ve evlat yarına
İşte son bekleyiş bu
Arabam hazır mı dostlar mezarıma?
Önce adımı aldılar oldum mefta
Ağlayan sevdiklerime bıraktım yara
Sandım ki benimdi güya
Gençlik, şöhret, makam kaldı ortada
Koydular toprağa
Gitti eş, dost ve akraba
Kaldım işte amellerimle baş başa
Ölüm dedikleri oysa ne yakınmış bana
Velhasıl, kalsın gök kubbede hoş bir sâdam.
Helal eylesin hakkını bana tanıdıklarım
Gönüllerinde elbet vardır güzel hatıram
Dualardır en güzel armağan…
Ayşe Nur İsmail
Zamanın bir noktasında ansızın gelir bazen güzellikler. Hele bir de vuslat yolunda ise…
Bazen bir esinti girer gönül pencerenden ne kadar sıkı tutsan da. Kimileri rastlantı der kimileri de tesadüf. Ben ne rastlantı derim ne de tesadüf.
En latif kelime ” tevafuk”
Hiç karşılaşmadığın, ismini bile bilmediğin biri çıkar karşına. Sanki evvelden aşina gibi.
Diyor ya şair; evvelde tanışmış ruhum seninle.
Belki de, hayat görünmez iplerle bağlamıştı. İlmek ilmek onu sevgiyle, anlayışla örmek bizim elimizde. Ki böyle olursa bir düğüm olur belki de dostluklar ebediyete.
Nedir ki bu diye düşünme, ânı yaşa ve bırak akışına. Gönülleri yakin eden şüphesiz Allah’tır.
Velhasılkelam, tevafuklar bazen de en çok ihtiyacın olduğun zamanda karşına çıkar.
A bir de unutmadan Allah’ın hediyesine de sahip çıkmak bizim elimizde.
Gönül bağı kurduğumuz her şeyden ölene kadar sorumluyuz nihayetinde.
“Ayşe Nur İsmail.”
Her geçen gün değişen dünyada bazı şeyler sabit kalıyor.
Misal olarak haberin kaynağını araştırmadan inanmak, kabul etmek gibi.
Biz buna ön yargı ya da peşin hüküm diyoruz.
Çoğumuzun da hatası burada maalesef.
Yargılar ve öncesi… hükümler ve peşinatı…
Bu hengamenin içinde ışık olan bir ayet tam da bu nokta da yol gösteriyor bize.
Yüce Rabbimiz buyurmuştur ki;
“Ey iman edenler! Eğer fasık bir kimse size bir haber getirirse, onun doğruluğunu araştırın.
Yoksa bilmeden bir topluluğa zarar verirsiniz de yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurât, 49/6)
Bu ayet sadece tek bir çağa değil tüm insanlığa da bir ilahi mesajdır.
Her haberin ya da iddianın araştırmadan kabul edilmemesi gerektiğini anlamış oluyoruz.
Peki ya uyguluyor muyuz?
-Belki, bazen.
Nitekim Peygamberimiz as. şöyle buyurmuştur.
“Bir kimse duyduğu her şeyi söylemesiyle yalancı olması için yeterlidir.” (Müslim, Mukaddime, 5)”
Dolayısıyla Müslüman her alanda( yazısında, yaşamında) kısacası her vaktinde ölçülü olmalıdır.
Suizandan ve önyargıdan kaçınmalıdır.
Böylelikle; duyulan her şeye hemen bir tespitte bulunmak İslami sorumluluk ve adalet anlayışı açısından yanlıştır.
Önce araştırıp sonra teyit etmek en güvenilir yol olacaktır.
Velhasılkelam;
Duyduğunu doğrulamadan paylaşma; Allah gerçeğe dayanmayı emreder.”
Ayşe Nur İsmail